Gezinti, toplantı ve ticari faaliyetlerin gerçekleştirildiği çok fonksiyonlu yapılar stoa olarak isimlendirilmektedir. Hellenistik Çağda (M.Ö. 2. yüzyılda) iki katlı olarak inşa edilen stoaların ön cepheleri sütun dizisi ile kapatılmıştır. Agora ve kutsal alanlarda stoalar halkın bir çok ihtiyacını karşılayan yapılardır.
Yapının konumunun belirlenmesinde gün ışığı (aydınlatma ve ısınma) ve manzara dikkate alınmıştır. Stoa agoranın ilk evresine ait (Erken Hellenistik Çağ) yapı yıkılarak üzerine inşa edilmiştir. Agoranın en büyük binası olan kuzey stoanın birinci katı kesilen konglomera kayalığa yaslanmıştır. Yağmur suyunun neden olabileceği neme karşı ana kaya ile kuzey duvarı arasında boşluk bırakılmıştır. 12,5 m genişliğinde ve 111,5 m uzunluğundaki stoa yaklaşık 12,60 m yüksekliğindedir. Daha yüksek tutulan birinci kat 5,70 m; ikinci kat ise 3,19 m yüksekliğindedir. Her iki katın ön cephelerine 2,63 m aralıklarla toplam 37’şer adet sütün yer almaktadır. Bunlardan ikinci kattaki sütunlar küçük ve çifte sütunlardan oluşmaktadır. İç mekanda her iki katta da gövdeleri yivsiz ve daha ince 20’şer adet sütun vardır. Stoanın sadece alınlıklarındaki kalkan kabartmaları ile ikinci katın sütun başlıkları mermerden yapılmıştır. Yaprak bezekli mermer sütun başlıkları Pergamon’da (Bergama) üretilmiştir. Dört basamaklı merdiven stoanın güney cephesi boyunca uzanmaktadır. Birinci katın ön cephesindeki sütunların arası korkuluk levhaları ile kapatılmıştır. Söz konusu korkulukların stoaya giriş çıkışların kontrolüne dönük olduğu tahmin edilmektedir. Kuzey duvarının üst bölümündeki yuvalar üst katı taşıyan büyük kalaslar için yapılmıştır. M.S.4. yüzyılda stoanın batı bölümün kemik aletler üreten atölye olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. M.S. 5 yüzyılda üst terastaki inşat çalışmalarında açığa çıkan molozların stoa içine atılması ile yapının kullanımı son bulmuştur.