Batı kapısına bağlanan 6 m genişliğinde ve zemini taş döşeli caddenin çevresi mezarlık olarak kullanılmıştır. Nekropolis M.Ö. 7. Yüzyıl’ın ortalarından itibaren Geç Roma Çağı sonuna kadar kesintisiz kullanılmıştır. M.Ö. 6. Yüzyıl’ın sonlarına kadar yetişkinler yakılarak (kremasyon) külleri pişmiş toprak veya metal vazolar içerisine konulmuştur. Çocuklar ise hiçbir çağda yakılmamıştır. M.Ö. 6. Yüzyıl’ın sonlarından itibaren normal gömü geleneğinin (inhumasyon) yaygınlaşması ile ölüler pithos (büyük küp), sandık ve lahit içine gömülmüşlerdir. Hellenistik Çağ’da (M.Ö. 4. Yüzyıl’ın son çeyreği) yakma (kremasyon) geleneği yeniden popüler olmuştur. Bu dönemde çevresi duvar ile çevrilmiş aile mezarları ortaya çıkmıştır. Bu mezarların en ünlüsü Larichos ailesine aittir. Mezar sahiplerinin isimleri küp şeklindeki taşlara yazılarak mezarların üzerine konmuştur. Roma Çağı’nda ana caddenin kuzeyinde iki yeni cadde oluşturularak girlandlı lahitler ve anıtsal mezarlar inşa edilmiştir. Anıt mezarların en ünlüsü Publius Varius isimli Roma vatandaşına ait olup batı kapısının yanına inşa edilmiştir. Romalı yazar Plinius (M.S. 23-79) eserinde Assos lahitlerini “Sarcophagus” (“et yiyen”) olarak tanımlamıştır. Bu sayede ün kazanan Assos lahitleri Lübnan Mısır, Yunanistan ve İtalya’ya ihraç edilmiştir.